Avrupa'da, Roma İmparatorluğu'nun çöküşünü de hızlandıran Barbar akınları ile değişen demografik yapı, kısa birsüre sonra merkezi devletlerin otoritelerinin aşınmasına ve yerel güçlerin kendilerine iktisadi, hukuki ve askeri olarakiktidar alanı bulmalarına olanak sağlar. Pek çok alandaki paralel gelişmelerin bir sonucu olarak Avrupa, Orta Çağdönemini feodalite sistemi altında yaşamaya mecbur kalır.Toprak sahipliğinin bir siyasi güç haline geldiği; toprakların, üzerlerinde yaşayan insanlarla alınıp satıldığı bir sefaletdönemi yaşayan Avrupa, zamanla siyasi rotasını dini bir eksende birleştirecek ve Kilise merkezli bir otoritenin çatısıaltında siyasi olarak yeniden şekillenecek; toplum, zorlukların bir türünden başka bir türüne doğru hızla geçişyapacaktır.Deniz Erez, bu ilk araştırmasında, feodaliteyi oluşturan süreci derinlemesine inceliyor, göçlerin, göç alan coğrafyadakisiyasi, ekonomik ve kültürel dokuyu nasıl paramparça ettiğini çarpıcı örneklerle açıklıyor. Hemen ardından da feodaldüzenin getirdiği dağınık gücün bir dini bayrak altında nasıl birleştiğini, bu birleşmenin de nasıl karanlık bir çağbaşlattığını izah ediyor.Tarih tekerrürden mi ibarettir? Günümüz Türkiye'sine bakıp da o dönemle paralellik kurmamak,
(Tanıtım Bülteninden)